13 Ara “HER ŞEY ENERJİDİR VE HER ŞEY YALNIZCA BUNDAN İBARETTİR” A.EINSTEIN
Evet yeni yıl yaklaşıyor. Yeni umutlar, yeni kararlar, yeni düzenlemeler… Hepimiz yeni bir şeyler yaratmanın peşindeyiz. Belki kanıksadığımızdan, belki sıkıldığımızdan, belki keyfimizi kaçırdığından, eskiden kurtulmaya çalışır; yeni her şeye ise içgüdüsel olarak odaklanırız. Yeni yıl aynı zamanda yeni odak noktaları demek aslında… Senenin bu dönemi, yaşam kozalarımıza da odaklanıp, elden geçirmek için iyi bir dönem.
Hepimiz artık doğada var olan canlı ve cansız tüm varlıkların atomlardan oluştuğunu biliyoruz. Dolayısıyla da atomlardan meydana gelen her şeyin enerjiyi yaratması da bilinen bir gerçek. Bu durumda her insanın, her eşyanın, çevreye yaydığı bir enerji alanı var ve bütün canlı ve cansız varlıklar da birbirleriyle enerji alışverişi yapıyorlar. İşte bütün evren de birbirine bu şekilde görünmez bir bağ ile bağlı. Tıpkı bir sosyal medya ağı gibi… Bununla birlikte yine evrende her şey kendi zıttı ile varlığını sürdürebiliyor. Gece ile gündüzün, beyaz ile siyahın, artı ile eksinin olması gibi enerjilerin de pozitif yönleri gibi negatif yönleri de bulunmakta… Örneğin yaşadığımız mekanlarda da kullandığımız her eşyaya dikkat etmemiz lazım. Kim bir yemek odasının duvarına asılmış bir savaş temalı tablo önünde yemek yemek ister ki?
Bakalım enerji konusunda, yıllar önce, Albert Einstein bize neler söylemiş: “Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Sahip olmayı istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur o gerçeklik size ait olur. Bundan başka bir yol yoktur. Bu felsefe değildir. Bu fiziktir.”
Evet işte bugün, bu noktada, modern bilim adamları, bu enerjinin, kozmik ve dinamik yönünü; -ısı, ışık, ses, hareket- niteliklerinde ortaya koyabiliyorlar.
Aslında yaşam enerjisi kavramı çok eski kültürlere dayanıyor. Çin’de “chi”, Japonya’da “ki”, Hindistan’da ise “prana”, Native Amerika’da “great spirit” denilen bu enerjinin ilk uygulama biçimlerini tedavi ve iyileştirme yöntemlerinde görmek mümkün. Bu enerji uygulamaları Çin tıbbının ve akapunktur un da çıkış noktasını oluşturmakta… Temel Amaç ise, vücutta var olan evrensel yaşam enerjisinin dengelenmesi… Bu enerji, vücutta var olan, kanallardan geçerek, bütün vücutta dolaşabiliyor. Farklı kültürlerde, “sen”, “nadis”, “meridians” gibi
farklı isimler verilmiş olan bu kanallarda oluşabilen bir tıkanıklık veya blokaj ise insan vücudunda hastalığın oluşmasına neden oluyor…
Evet enerji her yerde… Ve her zaman, içimizde ve dışımızda doğaya uygun bir biçimde serbestçe akmalı… Bizim ise bu enerjinin akması için bu noktada yapabileceğimiz şeyler var.. Mesela, bedenimizdeki yaşam enerjisinin rahat akması için yoga, zihnimizdeki enerjinin rahat akışı için meditasyon tekniklerini kullanıyoruz. Peki ya fiziksel çevremiz, mekanlarımız?
İşte Feng Shui bu noktada devreye giriyor. Klasik Feng Shui öğretisi, fiziksel çevremizdeki enerjilerin niteliğini bize gösteriyor. Etrafımızdaki bütün varlıklarla etkileşimde olduğumuzu düşünürsek, bunun yaşamımızın farklı yönlerini de etkiliyor olabileceğini anlayabiliriz…
Bazen bir ortama girdiğinizde, kendinizi neden daha rahat, keyifli hissettiğinizi, daha fazla zaman geçirmek için can attığınızı düşündünüz mü? Veya daralacak gibi olup, biran evvel çıkmak istediğinizi… Bir annenin sohbetine kulak misafiri olup, çocuğunun yeni taşındıkları evde bir türlü uyuyamadığından dert yanışını… Önünden geçtiğiniz bir dükkanın sürekli müşterilerle dolup taştığını ama az ilerideki daha güzel bir dükkanın ise sürekli kiracısının değiştiğini ve bir türlü iş yapamadığını…. Daha bunun gibi birçok şeye dikkat ederseniz siz de etrafınızda bunlar gibi bir sürü örnekle karşılaşabilirsiniz. Nedenini hiç durup da düşündünüz mü peki?
Ama bunun bir anahtarı var:) Doğru bir Feng Shui analizi ile evlerimizde, iş yerlerimizde, sağlığı, bolluğu, bereketi, şansı ve iyi ilişkileri yakalamamız mümkün:) Aynı zamanda, yaşadığımız mekanlarımızın içindeki ve çevresindeki enerjilerle denge sağlamalı; yaşamlarımıza uyum ve ahenk getiren pozitif enerjilerin olduğu yerlerde daha fazla zaman geçirmeli, negatif, bizi yoran enerjilerin bulunduğu ortamlardan da uzak durmalı..
Klasik bir Feng Shui’de, zaman kavramı, geçmişten günümüze uzanan, veya günümüzden geleceğe uzanan sabit bir lineer çizgi değil… Aksine, dört mevsimin ve güneşin yaşam döngüsünü izlemekte… Yaşadığımız mekanların da doğum günleri var:) İçlerinde yaşamın başladıkları yıla göre de, bir doğum haritası gibi, enerji haritaları da var… Yine de, aynı bizler gibi, her yıl, her ay, her gün farklı enerjilerle etkileşime giriyorlar…
Evet yeni sene, yeni enerjiler demek…. 2017’de ki Feng Shui Enerjilerinin yaşam alanlarınıza etkisini merak ediyorsanız, www.madeinfengshui.com sitesinden bize ulaşabilirsiniz…